18 Ekim 2012 Perşembe

FAZLADAN UYKUNUZ VAR MI ?

Uykusuzluk ; 
        
         Ne kadar herkesin uyuduğu saatte ayakta kalmak keyifli olsa da gün ağardıktan sora güler yüzlü insanların yanında kırmızı gözlerle o asık suratımla pek hoş olduğum söylenemez.Buna çözüm bulmak adına yapmadığım halt kalmadı.Benim için ütopik olan o an için süt ısıtıp yatağın içinde tavanı tekrar keşfe çıktığım bile oldu,sonuç değişti mi peki ?
  Değişse sabahın beşinde burada saçmalıyor olmazdım değil mi ? Kendi sorduğum soruyu bile tersleyerek cevaplıyorum artık biri beni durdurabilir mi ? Daha doğrusu biri beni uyutabilir mi ? 
Öğleye kadar uyuyup sonra niye böyleyim desem haklısınız istediğiniz gibi küfür edin bana ama durum hiiiç öyle değil işte.Günde ortalama üç saat uyur mu bir insan ya da buna insan denir mi ? 
Yakında The Walking Dead dizisinde makyaja gerek kalmadan zombiyi oynayabilecek halde olacağım o yüzden biri bana şunu yap o vakit kesin uyursun desin eğer dediği olursa benim uykusuzluktan kaynaklı tavrımdan nasibini almış herkes istediğini emir kabul eder bundan şüphe duyulmasın.

6 Ekim 2012 Cumartesi

Düşününce ;

Normalde pek halimi düşünen biri değilim,bildiğim kadarıyla çoğumuz gibi. Elimdekilere pek bakmam ne yani var işte diye geçiştiririm fazla rahatlıktan değil mizacım böyle diyerek de sıyrılıyım işin içinden.Bazı nasihat etmek için doğmuş olduğunu düşündüğüm teyzelerin dediği gibi bak işte bunu bulamayanlarda var haline şükret tadında bakamadım hayata.
Bu durumu kısa bir süreliğine de olsa değiştiren belki de hepimizin görmezden gelip ama benim o an için kaçamadığım durumla karşılaştım.Belki fazla normal karşılayacağınız lan zaten sokakta görüyorsun da şimdi mi etkilenip düşündün diyebileceğiniz bir şey, fakat insanın ruh hali Türkiye'nin zam oranları gibi istikrarlı gitmiyor maalesef.Laf dokundurmadan yine duramadım çenemin düşüklüğüne bağlı olarak konunun dışına çıkmaya başlamadan ilk sapaktan girerek yola devam edeyim en iyisi.
Her gün rutinleşen müzik dinleyerek evimin hemen aşağısında bulunan parkta sigara içmeye çıkmıştım akşamları pek kimsenin olmaması ve benden bile fazla konuşan arkadaşlardan kaçmak için hep iyi bir taktiktir benim için.Yine bir banka oturup istediğim şarkıyı radyoda bulunca müziği son ses açıp hayattan soyutlanma aşamasının bitirdim ve sigaramı yaktım.Buraya kadar her şey gayet normaldi ki karşı apartmanda oturan bir kızı görene kadar.Tekerlekli sandalyede kafasını gökyüzüne doğru kaldırmış öylece bakıyordu,arkasından tahminim üzerine annesi,üzerine bir şeyler getirmiş ama o hala kıpırdamadan ilk defa görmüşcesine seyrediyordu gökyüzünü.Saat 12 sularıydı çoğu kimselerin evinde olduğu yani onun için ya da ailesinin utanmadan o ötekileştiren bakışlardan kaçmak en uygun vakitlerden biriydi.O hala bakarken gökyüzüne ben de gözlerimi ayırmadan izlemeye devam ediyordum ta ki sigara parmaklarımın ucunu yakana kadar.
Beni tanıyanlar bilir ki olur olmazı kafama takar klişe tabirle dertsiz başıma dert alırım.Pek normal sıfatına giren cinsten değilim.Neyse o kız konuşmadan,bana bakmadan bile bir soru sordu bana ; Aptal takıntılarından ne zaman vazgeçeceksin ?
Sessiz kaldım,hatta utancımdan başımı eğerek düşündüm beni uykusuz bırakacak kadar kafama takmama sebep olan şeyler ne kadar da gereksiz;
-yarın işim var nasıl vakit geçirsem ki?
-üniversite de ikince sene ne halt olacak ?
-büfede personel çıkacak,kimi bulsam ?
-eski sevgilim mesaj attı ama bilemedim ki
fazla da iç dünyama tecavüz etmeden kısaca böyle şeyler geldi aklıma ama birisini bile söyleyemedim sadece kahkaha atıp belki de ağız dolusu küfrederdi ya da kafasını yine yukarı kaldırıp bakardı.

Bundan sonra ne oldu peki ? Hiç bir halt olmadı kız evine girdi,bende ise kısa bir an olarak kaldı yani yarın yine uyanıp o aptal sıkıntı diye tabir ettiğim foseptikten çıkmış boktan şeylere kafa yormaya devam edip duracağım...
Unutmadan radyoda çalan şarkı buydu ;


16 Ağustos 2012 Perşembe

Yaz Yavşaklığı

Ne zaman yaz gelecek derken klima ile sevişmeden uyuyamaz olduk neyse ki bu da bitmek üzere bir sonraki partnerimiz kalorifer olacak.Herkesin şikayet ettiği ve nedense kış gelince eski sevgili gibi aranan olsada bu sene yaz her zamankinden daha zor geçiyor,çoğu kişi ramazan ayına denk gelmesinin zorluğundan sinir harbi yaşamakta ben bundan farklı olarak uyku düzenimin tecavüze uğramasından kaynaklı bunalım yaşamaktayım.İzlemediğim dizi,film ya da okumadığım kitap kaldımı bilmiyorum.Bunların hepsini de gece dörtten öğleye kadar olan zaman diliminde gerçekleştirmiş olmamda ayrı bir saçmalık.
Nedense sıcak havalarda bende ki mayışma hali katının sıvıya dönüşü gibi tüm keyif aldığım şeylerde U dönüşü yapmış durumda.Ne gibi ? diye soracak olursanız popüler müzik yavşaklığı beni de ele geçirdi.Bu durumun mimarları arabama binip radyoyu işgal eden arkadaşlarım,sağolsunlar camları açıp ''üzeceeek adam çoook'' diye müziğe benzeyen garip melodiye eşlik etmeleri sonrasında o tutarsızlık,siktir etmişlik hali evet evet bende!
 Serdar Ortaç'a kadar düşmesemde bu ''hastalıklı'' tavır banada bulaşmış durumda.Elimde değil hani bir şarkıyı radyo 3326565 kez çalarsa ister istemez farkında olmadan mırıldanmaya başlıyorsun ee sonrası ise malum.Şimdi yazıyı Murat Dalkılıç şarkısıyla sonlandırmak vardı ama yok bunu size yapamam vicdanım el vermez o yüzden bununla idare edin...

                                               

20 Nisan 2012 Cuma

Artık Bende Saçmalıyorum

Ne kadar dağınık ve üşengeç biri olduğumu tüm arkadaşlarım bilir ve bu konuda hepsi benden bezmiş durumdadır öyle ki yazlıkta nargile içerken halıya düşen kömür kavgası aynen şöyle gerçekleşmişti :
  
-beyler bir koku var sanki ?
-laaaaann halı yanıyooo
-söyleyene kadar alsana 
-al işte oğlum ben nargile içiyorum
-laan salak herif bulaşıkları yıkıyorum
-dur o zaman biraz daha içiyim alırım
-biiiiipppp

Tahmin ettiğiniz üzere nargile keyfime ara vermeyerek halının yanışına kayıtsız kalan benim.
İşte üşengeçlikte sınır tanımayan ben nerden estiyse bugün odamı 7155646 gün sonra temizliyim diyerek işe giriştim ilk olarak kitaplığımı düzeltiyim derken annemi kapıdan bana bakarken gördüm kadın 19 yıllık oğlunu odasında yatmaktan başka bişi yaparken görünce duygulanmış tabi neyse asıl mesele benim eringenliğim değil.
Kitaplığımı düzeltirken ilk aldığımı şiir kitabımı buldum ee tabi hiç huyum olmayan temizliği kenara bırakarak başladım okumaya ve her satırının altını çizdiğim o şiiri buldum : 

   SENİ İÇİMDEN TERK EDİYORUM 


Binmediğim hiç bir otobüs
Beklemediğim hiç bir durak kalmadı bu şehirde
Gittikçe azalıyor hayat
Neyi erken yaşadıysam
Hep ona geç kalıyorum
Sana göçüyorum her sonbahar
Yolların çıkmıyor aşkıma
Unuttuğun yağmurların adı saklımda
Seni içimden terk ediyorum.

Susmaktan yoruldum
Kuşlar ve şarkılar,
bu şehri terk edeli
Efkar demliyorum gözlerimde
yaşlarımı,
yanağıma varmadan öldürüyorum
Tam sancağımdan yaralıyorum kendimi
Alnını yüreğime dayadığın güne bakıp
Seni içimden terk ediyorum.

Ne unutacak kadar nefret ettin
Ne hatırlayacak kadar sevdin
Yıkık bir duvar kadar bile
Pişman değilsin biliyorum
Beni hep bulmamak için aradın
Yanıldığımdın,
Yangınımdın,
Yangındın.

Sensizliğe yenilmek
Sana yenilmekten zor olsada
Ardımda bir sürü "belki"ler bırakarak
Seni içimden terk ediyorum.

Şimdi
İçimde öldürecek bir anı bile bulamayan
İki yarım kaldık
Tamamlayamadık bizi
Elinden tutamadık yalnızlığımın
Saçlarımıda uzaklarına gömdün.

İçimin mavisi senin okyanusundandı
Al! geri veriyorum.
Kilitleri hep yanlış kapılara vurdun
Devrilmiş vagonlara dönerken gözlerim
Sana bensizliği terkediyorum.

"Yarime uzanmayan bütün dallar kırık" demiştin
Aşk içinde doğmuşsa nereye kaçabilirdi?

Ne tuhaf değil mi?
İçimi acıtanda sendin
Acımı dindirecek olanda.
"Ya öldür beni"dedim
Ya da ğit benden.
İçi bulanık bir sevdanın ucunda
Seni kaybettim.
Aldırmadın aldırmalarıma
Bir gecede yakıp yarini
Şafaklara sattın ihanetini
Küllerime basanlar bile utandı yaptığından
İşte soluk bir ömrün son nefesi
Benden
İçimden
Terkediyorum...



Aptal bir melankoliğin okuyacağı şiirden daha fazlası....

14 Nisan 2012 Cumartesi

Sansürlenen Yaşama Ufak Bir Okan Bayülgen Eki...



Açıkcası bunun üzerinde bir kaç gündür düşünüyorumda televizyonlarda uygulanan sansürün hayatımıza girişi aslında annemizle hamama giderken kimsenin sen erkeksin diye geri çevirmediği çağlarımıza dayanıyor.O dönemlerde hangimiz ne anlama geldiğini bilmediğimiz kelimeleri kullandığımız için ağzımıza biber sürülmekle tehdit edilmedik ki ? 
Ben pek anlayamıyorum bu durumu ufakken babamızın yanında amcalara ''pipi '' göstermekle büyüdük ama gösterdiğimizi söylemeye çalışınca hemen hııı ! diye uyarıldık.Televizyonda da durum bu şekilde herkes otuz yıl kadın ya da erkek görmemiş gibi sevişirken sıkıntı yok ama ağzımızdan bok,göt,fuck,seks vb.kelimeler çıkınca çatt ! 
Çoğu kimselere hiç anlamadığım nedenlerden aykırı gelen mantığımla bu zırvalığa son vermek için RTÜRK kaldırılmasının aslında tek çözüm olduğunu düşünüyorum hehh bazı zeka seviyesiyle bizleri şaşkınlık içinde bırakan arkadaşlar laaann o zaman porno yayını bile yaparlar deyişini duyar gibiyim.
İşte tam olarak bunu anlatmak istiyorum bırakın yayınlasınlar en azından barbie bebeklerden tahrik olmazlar bırakın yayınlasınlar ki 16 yaşındaki kıza onlarca kişi tecavüz etmesin yine boşa söylüyorum bunları çünkü bir bok değişmez hepimizin beyninde toplum tarafından yerleştirilen oto-kontrol sistemi var istesek bile yapamayız,yapamazlar.
Zaten söyleyeceğimiz kelimeleri düşünürken görünmeyen ahlak süzgeçlerinden geçerek en kabul edilebilir şekilde ağzımızdan çıkıyor.İnterneti bile DNS ayarlarını değiştirerek kullanıyoruz neden ? sırf sansür denilen illetten en azından hayatımızın belli bir alanından çıkarıp özgür olmak için.Son olarak Go and Fuck RTÜRK ! ! !


''Muhteşem Yüzyıl'' diye bir dizi tarihmizi Okan Bayülgenin lafıyla Dallasa çevirmişken susan RTÜRK Okan Bayülgene verdiği program saatlerinde belgesel yayınlama cezası ile aslında ne kadar aptal bir kuruluş olduğu bilmem kaçıncı defa kanıtlamıştır.
Durun nasılda unuturum bizlere ''ceza'' olarak izletilen belgeselerin faydasını nasıl gözardı edebilirim ki ?
Mesela 1999'da ay tutulması gerçekleşecekmiş heytt bee kesin teleskopumu alıp bu anı kaçırmamalıyım.
Tüm bu zırvalıkların yanı sıra Okan Bayülgenin 6 Kasım 2011'den bu yana yayınlanan konulara bakın RTÜRK'ün yayınladıkları yanında işe yaramaz gelebilir ama ne yapalım artık : 

-Uyuşturucu Sorunu
-Kadına Şiddet
-Atanamayan Öğretmenler
-Organ Bağışı ve Organ Nakli
-2002 Yılındaki N.Ç Davası
-Atatürk
-Mimari
-Konut,Emlak
-UFO
-Maya Takviminin Bitişi
-Paralel Evren
-Boşanma
-Alışveriş
-Hetroseksüelliğin Akıbeti
-İktidarsızlık
-Sezaryan
-İşaret Dili
-Bloglar,Bloggerlar
-Paranoya
-Paradoks
-Sofra Adabı
-Öldürmek
-Giyinmek
-Çay
-Kanser

Günümüzde rayting kaygısı olmadan bu kadar çok işe yarar program yapan bir adamın Muhabbet Kralı programına ceza vererek ne yapmaya çalıştıklarını anlayan varsa benide aydınlatabilir mi ? 

27 Mart 2012 Salı

Bir fahişe kadar....

Nedendir bilinmez ama dört gündür durmadan teoman'ın fahişe şarkısını dinliyip duruyorum şimdi okuyacaklarınızda bu şarkının bende bıraktığı etkinin yansımalarından ibaret.
Dünyaya ilk gözümüzü açtığımızdan bu yana hep ne derler kaygısıyla yaşadık yanlız başımıza kaldığımızda bile söylemeye çekindiklerimiz hatta düşünmekten utandığımız zamanlar oldu.Sırf bize öyle öğretildi diye yanlış dahi olsa yaptığımız onca aptal şeyler var ki fakat ulen bu kadar millet yapıyorsa elbet vardır bildikleri diyerek kendi doğrularımızdan vazgeçecek kadarda kaypağız.Abartma lan sende '' anarşik '' mi kesildin başımıza demeyin baksanıza çatalı dahi hangi elimizle tutacağımıza başkaları karar veriyor ya da saati hangi kolumuza takacağımızı.Biz mi ne yapıyoruz ben özgürüm diye şarkı söyleyip kendimizi tatmin ediyoruz.Sadece davranışlarmızla sınırlı olsa yine razıyım ama fikirlerimizde dahi aynı durum geçerli.Size örneklerle demek istediğimi anlatmaya çalışacağım ; 

- eğer bir gay görürsek bak sen şu ibneye ahaha top mu lan o ? ! 
- sokakta öpüşen çift var ise evinizde yapın kardeşim kıza bak hele hiç utanma yok yollu bu yollu !
- sakallı ve şalvarlı birini görürse ise tepki genelde şu olur ; gericiye bak yakında tüm ülkeyi böyle yaparlar
 
Bu örnekleri istemediğiniz kadar çoğaltabilirim ama bunların derdimi anlatmak için yeterli olduğunu düşünüyorum.Üç maddenin özü şudur ki etraftakileri takmadan neyin doğru olduğuna inanıyorsa onu korkusuzca yaşanlar özgürdür.

Ufacık bir gönderme ; 


Evet evet sen aileden cumhuriyetçi bir kitap okumadan solcu nidaları atan o şalvarlı diye tepeden baktığın kişi kadar bile özgür değilsin ya da sen erkekliği kasıkların arasında sıkıştırmış ''adam'' o gayler kadar delikanlı değilsin.

Son olarak ( şimdi şarkının etkisi devreye giriyor ) o küçümsediğimiz,parayla satın alabildiğimizi sandığımız bir fahişe kadar bile değiliz onlar sadece bedenini satıyor bizler ise çoktan ruhumuzu satmışız...





Not : Kabul ediyorumtamam fazla sert oldu hatta popüler tabirle über sert ama ne yapalım bu seferlikte böyle olsun.

7 Mart 2012 Çarşamba

Sansürlenen Bir Yaşam

Açıkcası bunun üzerinde bir kaç gündür düşünüyorumda televizyonlarda uygulanan sansürün hayatımıza girişi aslında annemizle hamama giderken kimsenin sen erkeksin diye geri çevirmediği çağlarımıza dayanıyor.O dönemlerde hangimiz ne anlama geldiğini bilmediğimiz kelimeleri kullandığımız için ağzımıza biber sürülmekle tehdit edilmedik ki ? 
Ben pek anlayamıyorum bu durumu ufakken babamızın yanında amcalara ''pipi '' göstermekle büyüdük ama gösterdiğimizi söylemeye çalışınca hemen hııı ! diye uyarıldık.Televizyonda da durum bu şekilde herkes otuz yıl kadın ya da erkek görmemiş gibi sevişirken sıkıntı yok ama ağzımızdan bok,göt,fuck,seks vb.kelimeler çıkınca çatt ! 
Çoğu kimselere hiç anlamadığım nedenlerden aykırı gelen mantığımla bu zırvalığa son vermek için RTÜRK kaldırılmasının aslında tek çözüm olduğunu düşünüyorum hehh bazı zeka seviyesiyle bizleri şaşkınlık içinde bırakan arkadaşlar laaann o zaman porno yayını bile yaparlar deyişini duyar gibiyim.
İşte tam olarak bunu anlatmak istiyorum bırakın yayınlasınlar en azından barbie bebeklerden tahrik olmazlar bırakın yayınlasınlar ki 16 yaşındaki kıza onlarca kişi tecavüz etmesin yine boşa söylüyorum bunları çünkü bir bok değişmez hepimizin beyninde toplum tarafından yerleştirilen oto-kontrol sistemi var istesek bile yapamayız,yapamazlar.
Zaten söyleyeceğimiz kelimeleri düşünürken görünmeyen ahlak süzgeçlerinden geçerek en kabul edilebilir şekilde ağzımızdan çıkıyor.İnterneti bile DNS ayarlarını değiştirerek kullanıyoruz neden ? sırf sansür denilen illetten en azından hayatımızın belli bir alanından çıkarıp özgür olmak için.Son olarak Go and Fuck RTÜRK ! ! !